Etiket : tavas

Eğitim

Kızılcabölüklüler Vakfı’ndan 8. Denizli Kitap Fuarı’na Anlamlı Ziyaret

kizilcabolukvakfi

Kızılcabölüklüler Vakfı’ndan 8. Denizli Kitap Fuarı’na Anlamlı Ziyaret

Kızılcabölük’teki üç ilköğretim okulunun öğrencileri, Vakıf Başkan Yardımcısı İsmail Uğur Gülbahçe eşliğinde Denizli Kitap Fuarı’nı ziyaret etti. Hemşehrimiz Yazar Nurdan Taydaş öğrencilerle buluşarak kitaplarını tek tek imzaladı.

Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen Denizli Kitap Fuarı, yayınevleri ve yazarların yoğun ilgisiyle kapılarını kitapseverlere açmaya devam ediyor. Fuarın en özel ziyaretlerinden biri ise Kızılcabölüklüler Vakfı tarafından gerçekleştirildi.

Kızılcabölüklüler Vakfı, Kızılcabölük’teki üç ilköğretim okulunda öğrenim gören öğrencileri Vakıf Başkan Yardımcısı İsmail Uğur Gülbahçe eşliğinde fuara getirerek, öğrencilerin kitaplarla ve yazarlarla buluşmasına vesile oldu. Öğrenciler, öğretmenlerinin nezaretinde fuarı gezerek yeni kitaplar keşfetti, etkinliklere katıldı.

Ziyaret kapsamında, hemşehrimiz Yazar Nurdan Taydaş da öğrencilerle bir araya geldi. Taydaş, standını ziyaret eden öğrencilerle samimi bir sohbet gerçekleştirdi ve tüm öğrencilerin kitaplarını tek tek imzalayarak onlara unutulmaz bir anı bıraktı.

Kızılcabölüklüler Vakfı, öğrencilerin kültürel gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan bu tür etkinliklerin önemine vurgu yaparak, ilgisi ve misafirperverliği için Yazar Nurdan Taydaş’a teşekkür etti.

  1. Denizli Kitap Fuarı, 7 Aralık’a kadar kitapseverleri ağırlamayı sürdürüyor.

KIZILCABÖLÜK

Kızılcabölük Dokumacılık ve Tarihi

kizilcabolukvakfi

Kızılcabölük Dokumacılık ve Tarihi

Dokumacılık

Kasabamızda el dokumalarının tarihçesi yaklaşık 600 yıl öncesine dayanmaktadır. Orta Asya’dan göç eden uç beylerimizin bir kısmı, obalarıyla beraber bugünkü Kızılcabölük Beldemizin bulunduğu merkeze yerleşmişlerdir.

O dönemlerde buralara gelen obaların insanları çobanlık işi ile uğraşmaları nedeni ile keçilerinin kılını, koyunlarının yününü kirman adı verilen el aletleri ile eğirip ( işleyip ) kendi ihtiyacı olan giyecek, heybe, çuval, kese gibi eşyaları gerim tekniği ile kendileri dokumuşlardır.

Osmanlı döneminde ise dokumacılık sanatı daha da gelişmiş ve ilerlemiştir. Bu dönemde birçok Sadrazam, Şehzade ve devlet ileri gelenlerinin giydikleri giysilerin kumaşları bu yöremizin dokumalarından temin edilmiştir. Kısacası, Kızılcabölük el dokumacılığı geçmişten günümüze süregelen geleneksel bir yapıya sahiptir.

Evliya Çelebi dahi Seyahatnamesinde bu yöremize yer vermiş, yörenin dokumacılığından Kızılcabölük Çulhacılığı olarak bahsetmiştir.

Yörede bugün ki gelişen teknolojiye rağmen, halen tahta tezgahlarda geleneksel dokumalar yapılmaktadır. Tamamen insan gücü ile çalışan çekme tezgahlarla üretilen kumaşlar yurt içi ve yurt dışı pazarlarda büyük ilgi görmekte ve tercih edilmektedir.
Dokumaların üzerindeki motifler, tamamen yöreye özgü olup, ninelerimizin sandıklarından çıkan orijinalleri ile aynıdır. Her motifin ayrı bir anlamı, kendine özgü bir öyküsü vardır.

Dokumacılıkta eskiden kullanılan bazı aletleri inceleyelim:

EL ÇÖZGÜSÜ

Çözgü: Bir şeyleri çözme eylemini gerçekleştiren araçlar olarak sözlükte yerlerini almışlardır. Fakat dokuma ve tekstil diliyle çözgü,ipliğin dokumaya hazır hale getirilmesi olarak söylenir.

Çözgüler, kalemlere sarılan ipliğin(günümüzde kalemlerin yerini bobinler almıştır) makineler ile yumak haline getirilmesi işlemidir. Kısaca çözgünün görevini anlamış olduk.Çözgünün iplikleri takılıp, yumak veya leventlere alınışından bahsedelim, Hep ihtiyarlarımızdan,

dedelerimizden, ninelerimizden duyarız:Kızılcabölük dokuması bu günlere geldi ama nasıl geldi, Hiç bir makine, elektrik gücüyle kumanda edilemiyordu, Her iş. Kolla yapılıyordu. İpliklerin el çıkrıklarında sarılıp el tezgahlarında dokununcaya kadar.

Bu elle yapılan bir dokumanın işlem sırası El Çözgüleri. İplikler sarıldı, toplandı, getirildi çözgüye. Dokunacak kumaşın özelliğine rengine göre, değerine göre kalemler koşulurdu. Çözgü, çok dikkat gerektiren bir işti. Çünkü, hatalı koşulan kalemler, hem deseni, hem de dokunacak kumaşın özelliğini kaybetmektedir. Koşulan kalemlerin uçları, seyrek dişli taraklardan geçirilirdi. (Tarak, halk deyimiyle demdir)

Seyrek dişli taraklardan geçirilen ipliğin ucu dokunacak kumasın kaç dişli olacak ise bu hususu dokumanın içinde o gayet iyi bilirler Örneğin, dokuma aşamasında 1.cm ye düşen ipliğin sayısı kaç ise; çarşaflar piyasa olarak 9 tarak 10 tarak diye adlandırılır.) istenilen dişli taraklardan geçirilir. ipliklerin uçları hepsi bir arada toplanıp ağaç bobinlere bağlanır. Kolu çevirerek çözme işlemine geçilir. Yumaklara çözülecek ipliğin metre olarak eski saatlerden bir mekanik kurulur ve zamanlama yapılır.Burada dikkat edilecek diğer husus, ağızlık dediğimiz olayın gerçekleşmesidir.Ağızlık, tezgahlarda ipliklerin tarak ile işlenti arasında yaklaşık olarak 30 derecelik açıdır.Bu konu çok önemlidir.Beldemizde tek numunelik Tekstil Lisemizde vardır.

KALEM ÇIKRIĞI

Kalem Çıkrığı: Günümüzde kullanım alanı oldukça az olan bir dokuma öncesi hazırlık aracıdır. Kasabamızda genellikle 45 yaş neslin daha çok hatırlayacakları ve onların çocukluklarında daha çok kullanılan bir araçtır.

Çıkrık: Geniş kasnak veya tekerlek yada kol yardımıyla belli bir uzaklıktaki mil vb gibi aygıtları hareket ettirmek özelliğine sahip basit makinelerdir.

Kalem Çıkrıkları: El tezgahlarının yaygın olduğu dönemlerde motorlu tezgahların ilk çıkış dönemine rastlayan tarihlerde yaygın kullanım alanı vardı. Günümüzde çok az da olsa hala kullanılmaktadır.

Kasabamızda çıkrıklar genellikle kalem adı verilen bir nevi kapaklar üzerine iplik sarma işlemi gerçekleştiren araçlardı. Geniş teker biçiminde çizgi çizgi hoş görünümü olan bu araçlar kalem sarmada ya da ipliği bükmede kullanılırdı. teknolojinin gelişmesi neticesi bobin var makinelerinin çıkmasıyla yavaş yavaş ortadan kalktı.Anılarda eski günlerden birer hatıra olarak yerlerini aldılar,Kalem sarma işlemi şöyle başlar: Tezekirden alınan ağızlık iplikler, aharlarda deterjanla güzelce yıkanır. Çizmelerle çiğnenir ve ipliğin açık kahverengi suyu akıtılır. İplik temizlenir. Hain iplik eğer boyanacaksa toprak dağarlarla boyanır. Uzun sırıklara geçirilip sokaklara asılıp kurutulurdu. Kimi zaman haşıl tutkunu olur onları da ıslatıp sarılırdı. Haşıl tutkunu ise ipliğin haşıllama sırasında kimyasal maddelerle oluşan kristal tuz biçiminde ipliğin birbirine yapışmasına denirdi.Gerek kuru, gerekse yaş kullanılmasına rağmen genelde kalem yaş sarılırdı. Haşıl tutkunu zorluk çıkarmaması için yaş sarılırdı. İplik ağızlıkları ikili üçlü çaralara takılır. Kalemler iğlere takılır. Ağızlığın (ipliğin) ucu kalemlere ardılır.Çıkrığın kolu saat yel kovanı yönünde çevrilir ve sarım işlemine haşlanır.

Kalemlerin kullanım yerlerine göre ikişer veya üçer ağızlıklı kalemler sarılır. Sarma işlemi bitirilirdi. Kalemler toplanıp sıra çözgüye götürülür. Zamanın el çözgülerinde yumaklar koşulurdu.

Çıkrığın yerine bobin var makineleri almıştır. İnsan gücüne dayanmayan elektrikle çalışan genelde 6- 12 gözlü. kapasitesi fazla, her ebat pamuk ipliğini bobin haline getirebilen makineler çıkrıkla kıyaslanmayacak kadar hızlı çalışmaktadır.Çıkrık yaşantımızda o kadar çok yer etmişti ki bazı ananelerin doğmasına sebep olmuştur.

Beldemizin geçmişinde Çıkrık gecesi yapılırdı.

Çıkrık Gecesi: Her evlenen kızın anne babası düğünden 15 gün sonra yakın akrabalarla toplanıp bir çıkrık ve birde çıkrık döşeği(beldemizde yaygın olan bir nevi döşek) götürürler. oturulur. Sohbet edilir. Tuzlama pişirilir. hep birlikte yenirdi. Çıkrık kullanım alanı daraldıkça geleneklerde kalkmış. yok olmuştur.

Seyrek dişli taraklardan geçirilen ipliğin ucu dokunacak kumasın kaç dişli olacak ise bu hususu dokumanın içinde o gayet iyi bilirler Örneğin, dokuma aşamasında 1.cm ye düşen ipliğin sayısı kaç ise; çarşaflar piyasa olarak 9 tarak 10 tarak diye adlandırılır.) istenilen dişli taraklardan geçirilir. ipliklerin uçları hepsi bir arada toplanıp ağaç bobinlere bağlanır. Kolu çevirerek çözme işlemine geçilir. Yumaklara çözülecek ipliğin metre olarak eski saatlerden bir mekanik kurulur ve zamanlama yapılır.Burada dikkat edilecek diğer husus, ağızlık dediğimiz olayın gerçekleşmesidir.Ağızlık, tezgahlarda ipliklerin tarak ile işlenti arasında yaklaşık olarak 30 derecelik açıdır.Bu konu çok önemlidir.Beldemizde tek numunelik Tekstil Lisemizde vardır.

MASURA ÇIKRIĞI

Masura: Üzerinde atkı ipliği sarılan mekiklere takılıp tezgahlarda kullanılan boyu 18- 20 cm çapı 8 mm başlangıç yarı konik ağaç ve plastik araçlardır.

ÇIKRIK:

Kullanılan alanı bakımından iki tip çıkrık var: Birincisi kalem çıkrığı, ikincisi Masura çıkrığıdır. Bunlar hem yaptığı iş hem de şekil bakımından değişik tiplerde yapılmış basit tarihi dokuma araçlarıdır. Kalem çıkrığı malzeme olarak ağaç kullanılmış masura çıkrığında ise gövde ve ayaklar üzerinde kanalı olan tekerlek ağaç modellerden yapılmış diğer kısımları madeni malzemelerden yapılmıştır. Çıkrık çağı olarak el tezgahları çağında önemli bir yer edinmiştir.Teknoloji geliştikçe modern makineler tasarlanmış ve üretilmeye başlanınca çıkrıklar birer birer yok olmuş, maziye karışmıştır.

Bu çıkrıklar bir bisikletin çalışma prensibinden yola çıkılarak yapılmıştır.

Sarma işlemi: Masuralar iğlere takılır Yine ağızlıklar çaralar takılıp masuraları iplik dolanır. Çaralardan gelen iplik sağ el ile hareket kolu sol ile  sağdan sola (resimdeki ok yönünde) çevrilir. Sağ el ipliği masura bakımından 4-5 cm. zik zak hareketler yaptırarak Mekiği sığacak Ölçülerde sarılır. Bu işleme masır sarma olarak tanımlanır.

Çıkrıkta bazı önemli noktalar şöyle imiş.

*Masura (Masır olarak halkın dilinde söylenir) Masura mekiğin içine sığacak kalınlıkta ve belirli ölçülerde sarılmalı.

* İğleri hareket ettiren urgan zivitlendiğinde daha mukavemet sağlanırmış.

*El tezgahlarında kullanılan masırlar genellikle yaş olarak sarılır. Yaş sarmanın sebebi masuranın üzerine ipliğin yıkılmaması için yaş sarılmış.

ÇIKRIK DÖŞEĞİ

Yurdumuzun çeşitli yörelerine özgü kilimler olduğu gibi; Beldemiz de o kilimlerin, çulların eşdeğerinde eski giyeceklerin işe yarayan kısımlarından mesela bir gömleğin arka kısmını yamayarak birleştirerek hatalı çıkmış kumaşlarda, çarşaflardan, dört beş katlı birleştirip diktiklerinde güzel bir döşek oluyor.

Kasabamızda hala çıkrık döşeklerini özellikle özellikle yaşlı ninelerimizin evlerinde bulunur.

Not: Bu yazı vakfımızın çıkarmış olduğu Kızılcabölük gazetesinde yayınlanmıştır. Bilgileri derleyen ve resimleyen kişi Eşref DOĞU kardeşimizdir.

ALINTI: https://www.kizilcaboluk.biz/beldemiz-hakkinda/dokumacilik/

Etkinlikmoda

Kızılcabölük Moda ve Tekstil Defileler

kizilcabolukvakfi

Kızılcabölük dokumacılık ve defileler

Geçmişi 600 yıl Anadolu topraklarında Egenin incisi Denizli iline 30 dakika uzaklıkta olan Kızılcabölük, Dokumacılık mesleği atadan toruna aktarılan Çulhacılık mesleği olarak adlandırılmıştır. İlk başlangıç noktası olan dokumacılık günlük ihtiyaçların karşılanması için dokunmuş kumaşlardır. Taleplerin artması ile Dokuma kumaşlar çeşitlilik artarak farklı kullanım amacı özelliği ile günümüze modernize edilerek hem üretim yapan araç gereç hemde kumaşlar geliştirilmiştir.

Kızılcabölük dokumacılıkta bölgede isminden çoğu kez her platformda söz ettirmiş bir marka beldelerden biri olmuştur. Bunlardan en önemli olanı belde tanıtımı için Önemli yeri olan vakfımız ve o dönemlere rastlayan Kızılcabölük  Belediyesi beraber organize ettiği festivallerin Tekstil ve Moda kulvarlarında gerçekleştirilen etkinlikler büyük ses getirmiş ünlü modacılara kapısını açmıştır.

Zühal Yorgancıoğlu’nun Kızılcabölük Kumaşları ile Gerçekleştirilen defileler

Kızılcabölük 1990 lı yıllarda fantazi kumaş üretiminin başlangıcı olarak gömleklik ve hazır giyimde geniş yelpaze sunarak geleneksel doku, geleneksel teksil kimyası, teknik çalışmalar ile büyük ivme kazanmıştır.

Zühal Yorgancıoğlu ile Kızılcabölük Kumaşları 2000 li yıllardan sonraya rastlamıştır. Her yıl Geneksel olarak gerçekleştirilen

Geleneksel Kızılcabölük Kültür, Sanat, Tekstil Ve Moda Festivali

Kapsamında Ünlü modacı ZÜHAL YORGANCIOĞLU ile 2002 yılında Dönemin  Kızılcabölük Belediye  Osman Erkli’nin Festival programı Kızılcabölük kumaşlarının daha fazla kitle ve ilgi odağına ulaşması için yaptığı çalışmalar büyük ses getirmiştir. Kızılcabölük Moda anlamında  İlk Kumaş kreaksiyonu çekimleri Afrodisias’ta gerçekleştirilmiştir.

 

KIZILCABÖLÜK

Kızılcabölük’e nasıl gidilir

kizilcabolukvakfi

🚗 Özel Araçla

  • Denizli Merkez → Tavas Yolu (D350) üzerinden ilerlersiniz.

  • Tavas’a yaklaştığınızda Kızılcabölük tabelalarını takip ederek kolayca ulaşabilirsiniz.
    Yol yaklaşık 45–50 dakika sürer.

🚌 Toplu Taşıma ile

  • Denizli şehirlerarası otogarından veya şehir içi duraklardan Tavas minibüslerine binilir.

  • Tavas’a geldikten sonra Kızılcabölük minibüslerine aktarma yapabilirsiniz.

  • Denizli → Tavas minibüsleri gün içinde sıkça kalkar.

🚍 Denizli’den Direkt Minibüs

Bazı saatlerde Denizli’den direkt Kızılcabölük minibüsü de bulunur; kalkış saatleri genellikle Tavas hattı ile koordine olur.

Spor

Vakıf Başkanı Erkli ve Yönetim Kurulu Üyeleri Kızılcabölükspor’a sahada ziyaret etti

kizilcabolukvakfi

Vakıf Başkanı Erkli ve Yönetim Kurulu Üyeleri Kızılcabölükspor’a sahada ziyaret etti


Kızılcabölüklüler Vakfı Başkanı Osman Erkli ve Yönetim Kurulu Üyeleri Değirmenönüspor maçı öncesi son antrenmanında sahada ziyaret etti.

Kızılcabölük Kaşık helvası ikram ederek başarılar diledi.

Kızılcabölükpor Kulup başkanı ve beraberindeki futbolcular Vakıf Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin Ziyaretleri ve desteklerinden dolayı Vakfımıza Teşekkür Ederek Çalışmalara devam etti.

KIZILCABÖLÜK

KIZILCABÖLÜK TARİHÇESİ

kizilcabolukvakfi

Kızılcabölük, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı bir mahalledir. Aydın – Karacasu – Muğla yol güzergahında bulunmaktadır. 1912 yılında kasaba olmuştur.2013 Türkiye yerel yönetim reformu ile mahalle statüsü kazanmıştır.2024 yılının ADNKS (Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) verilerine göre nüfusu 3301 kişidir.

Kızılcabölük, Orta Asya’dan göç edip gelen Avşarların kurduğu bir yerleşim yeridir. Rivayete göre beyin üç oğlundan biri Serinhisar yönüne giderek bu bölgeye yerleşmiştir. İkinci oğlu Kızılca’da kalmış, Bey ve üçüncü oğlu da Kızılcabölük’ün yerleşimlerinin temellerini atmıştır.

Kızılcabölük önceleri dağınık bir yerleşim düzeni ile kurulmuştur. Çobanlıkla geçinen halk, oba denilen 7-8 bölükte yaşamıştır. Zamanla buralara hırsızların dadanması sonucu halkın dirlik ve düzenliği bozulmuş, can ve mal güvenliği kalmamıştır. Bu durumdan rahatsız olan halk, zamanın Muğla valisi Cevher Paşa’ya durumu şikayet etmiş, Cevher Paşa gelerek Kızılcabölük’te incelemelerde bulunmuş ve halkın şikayetlerinin giderilmesi için bir yerde toplanılmasını istemiştir. Bu amaçla günümüzde de kullanılan Kavak Camii’ni yaptırtmıştır. Dağınık olan halk zamanla bu caminin etrafında toplanmaya başlamış ve bugünkü Kızılcabölük yerleşiminin temelleri atılmıştır.

Yaşlılardan ve yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre yerleşimin adı hakkında çeşitli bilgiler ve söylentiler vardır. Bu bilgiler ve söylentiler değerlendirildiğinde hepsinin aynı noktada birleştiği fark edilmiştir.

  1. Yerleşim kurulurken dağınık olarak kurulmuş. Bunlara “Bölük” denilmiş. Bu bölükler kırmızı (kızıl) topraklı yerlerde yerleşmişlerdir. O nedenle kızıl topraklıların yerleştiği yer anlamına gelen “Kızılcabölük” adı verilmiştir.
  2. Kadınlar, başlarını kırmı bir örtü ile örter, yaşlılar ve diğer erkekler de başlarına kırmızı fes giyerlermiş. Kırmızı börgülülerin, başlıklıların yaşadığı yer anlamına gelen “Kızılbörgü”, ”Kızılbörklü” adları ile anılmış. Bu adlar zamanla “Kızılcabölük” şeklini almıştır.
  3. Mahallede idari yönden 1883 yılına kadar Muğla Menteşeoğulları beyliğinde kalmış ve 1883 yılında yapılan bir yönetim değişikliği nedeniyle Tavas ilçesiyle birlikte Denizli iline bağlanmıştır.

Kızılcabölük, Denizli iline yaklaşık 50 km mesafededir. Ege Bölgesinin güney doğusunda Denizli’nin güneyinde yer alır. Kasabanın kuzeyi dağlık olup güneyi düz ovalıktır. En yüksek yeri Çakıroluk Tepesidir.

Halkın geçim kaynağını tekstil, tarım, hayvancılık ve küçük el sanatları oluşturmaktadır. 500 civarında tam otomatik, 1500 civarında yarı otomatik ve 250 civarında el dokuma tezgâhı ile Kızılcabölük bir sanayi yerleşimi durumundadır.

Mahallede 2 İlköğretim okulu, 1 anaokulu, 1 lise ve 1 adet Endüstri Meslek Lisesi bulunmaktadır. Faal vaziyetteki sağlık ocağı, postanesi, Tarım Kredi Kooperatifi, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi ve belediyesi ile yerleşim ve çevre köy halkına hizmet vermektedir.

Kasabanın devlet karayolu (Aphrodisias – Karacasu) güzergahında olması nedeniyle yine bu güzergahtan Muğla ve Pamukkale’ ye geçen turistlerin de uğrak yerlerindendir.

Kasabanın kuzey kısmında bulunan ve hâlen kazı işlemleri tamamlanamamış (Heraklia – Salbacea Hieronu) Ören tepesi her yıl yüzlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Tarih

Herakliea Salbacea; (Babadağ) sıradağının güney eteklerinde kurulmuştur.

Şehrin deprem ve doğal afetlerle yıkılmasından sonra harabelerin pek çoğu yer altında kalmıştır.

Antik Coğrafya’ya bakıldığında Karya ile Frigya bölgelerini birbirinden ayıran (Salbacea) Babadağ Sıradağlarının eteğinde Tabea (Tavas) Ovasına hakim sırtlarda kurulmuştur. Antik kent Caria kenti olarak bilinir. Heracleia antik kenti ile Geyre – Karacasu’daki Aphrodisias kentini Tmelos çayı birbirinden ayırır. Her iki şehrin nehir tanrısı Tmelos’tur.

Herakleia batısında Aphrodisias, güneyinde Apollonia Salbacea ve Tabea, güneydoğusunda Sebastapolis ve Kidrama şehirleri vardır.

Eski çağlardan kalma bu şehrin kuruluş zamanını tespit etmek için henüz hiçbir delil olmamasına rağmen MÖ 1. yüzyılda kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir. Herakleia Salbacea antik kentinin kalıntıları birbiriyle bağlantılı bloklar mevcut olup, bu blokların en büyükleri sekonder olarak duvar biçimini aldığı, birbiriyle dik açıdan kesişen yapıları meydana getirdiği bu duvarlarında caddenin korunması için yapılan bir hisara ait olduğu tahmin edilmektedir. Canlı insan figürleri arasında anne, baba ve çocukların bulunduğu dini töreni andıran bir topluluk, bir klinenin başında birçok kadın, oturan ve ayakta duran figürler, bir adamı taşlık bir bölgede bulunan kişilerle gösteren bir rölyef, ayakta duran Tanrıça Hera ve yenilmiş bir adamın yanında yay ile uğraşan bir diğer adam rölyefi, ayakta duran bir adam ile bir ağacın önündeki 4 sığır rölyefidir. Canlı figürler arasında tanrılarda bulunmaktadır. Afrodit, kucağı ve bacakları örtülü, üst bedeni açıkta olarak, Eros baş aşağı duran delfin tarafından eşlik edilmektedir.

Herakles, çenesinin altında düğümlenmiş bir aslan postu ve sol elinde Hesperides Ağacından aldığı elmalarla görülmektedir. Artemis dişi geyik üzerinde gösterilmiştir. Birçok görüntü efsanevi veya tarihi savaşları temsil etmektedir.

KIZILCABÖLÜKLÜLER VAKFI